SEYREK AİLESİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
GÜNÜN SÖZÜ
Similar topics
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» Sitenin varlığından haberli misiniz?
TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ EmptyPaz Ara. 12, 2010 4:24 am tarafından melik

» Ufak tefek bazı değişikler.
TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ EmptyPerş. Kas. 25, 2010 3:36 am tarafından ozkaan

» BAŞARILAR:
TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ EmptyPtsi Kas. 08, 2010 12:55 am tarafından ozkaan

» İĞRENÇ ESPRİLER
TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ EmptyCuma Kas. 05, 2010 7:37 pm tarafından menzile

» kelime üretme oyunu
TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ EmptyC.tesi Eyl. 11, 2010 11:54 pm tarafından muhittin

» katılımsız programlar
TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ EmptyC.tesi Haz. 12, 2010 12:20 am tarafından ozkaan

» Ispanaklı yumurta oyunu
TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ EmptyCuma Mayıs 14, 2010 2:24 am tarafından ozkaan

» Öğrencim İlayda Bayrak şiirini okuyor
TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ EmptyCuma Mayıs 14, 2010 2:07 am tarafından ozkaan

» Benim Öğrencilerim. Nasıl oynamışlar... finale dikkat
TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ EmptyCuma Mayıs 14, 2010 1:29 am tarafından ozkaan

Istatistikler
Toplam 38 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: çiko

Kullanıcılarımız toplam 1721 mesaj attılar bunda 506 konu

TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ

3 posters

Aşağa gitmek

HERKES TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ

Mesaj tarafından muhittin Paz Mart 01, 2009 10:40 pm

Bu hafta yeşilay haftası!!!!!

haydi kardeşlerim sıgarayı bırakma kampanyasına katılın...
muhittin
muhittin
Süper Üye
Süper Üye

Mesaj Sayısı : 320
Yaş : 27
Kayıt tarihi : 27/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HERKES s.a

Mesaj tarafından misafir01 Ptsi Mart 02, 2009 12:32 am

türk afgan dostluk anlasması 1921
bosna hersek cumhuriyetinin istiklali 1992

misafir01
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye

Mesaj Sayısı : 112
Kayıt tarihi : 02/03/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HERKES 02.03.2009

Mesaj tarafından misafir01 Ptsi Mart 02, 2009 4:14 pm

EMİR SULTAN HAZRETLERİNİN VEFATI( 1430)
RİZE NİN DÜŞMADAN KURTULUŞU(1918)

misafir01
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye

Mesaj Sayısı : 112
Kayıt tarihi : 02/03/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HERKES 03.03.2009

Mesaj tarafından misafir01 Salı Mart 03, 2009 3:40 pm

Osmanlı devleti ile Rusya arasında Ayastefanos Antlaşması imzalandı.
03/03/1883 Olay Mekteb-i Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar Akademisi) törenle öğretime açıldı. İstanbul'da Arkeoloji Müzesi karşısında, Mimar Valeri tarafından yapılmış bir binada öğrenime başlayan okul, birçok yer değiştirdikten sonra, Fındıklıdaki binaya yerleşti.1927 yılında okul, akademi haline getirildi.1982 tarihinde üniversiteye dönüştürüldü. Halen Mimar Sinan Üniversitesi olarak faaliyetine devam etmektedir.
03/03/1924 Olay 429 sayılı kanunla Şeriye ve Evkaf Bakanlığı kaldırıldı. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Şeyhülislamlık ve Evkaf Nezareti'nin birleşmesiyle meydana gelmiş olan bu bakanlığın yerine Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü örgütleri kuruldu.
03/03/1924 Olay Urfa Milletvekili Saffet Efendi ile 50 arkadaşının "Hilafetin kaldırılmasına ve Osmanlı Hanedanı mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına çıkarılmasına " dair verdikleri önerge görüşülüp kabul edildi. Bu karar aynı gün İstanbul Valisi Haydar ve Polis Müdürü Sadettin Bey tarafından Halife'ye bildirildi.
03/03/1924 Olay Eğitim sisteminde laikliği ve öğrenim birliğini esas alan Tevhid-i Tedrisat Kanunu TBMM'de kabul edildi. Mektep-medrese ikiliğini ortadan kaldıran bu yasayla eğitim laik ve parasız, ilköğretim tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için zorunlu hale getirildi. Bilimsel ve eğitsel kurumların tümü, medreseyle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı.
03/03/1925 Olay Şeyh Sait isyanının büyümesini önlemek için, Takriri Sükun Kanunu kabul edildi; İstiklal Mahkemeleri kuruldu.
03/03/1929 Olay İstanbul'da Rumca olarak yayımlanan Ta Hronika gazetesi, bir Yunan gazetesinden aktardığı tefrikada,"Biz kaçıyorduk, Türkler en vahşiyane intikam hisleri ile geliyorlardı" sözlerine yer vermesi nedeniyle bakanlar kurulu kararıyla kapatıldı. Gazetenin sorumlu müdürü Eleni Mihailidi aleyhine Türklüğe hakaret iddiasıyla dava açıldı. Dava sonucu Madam Mihailidi 3 yıl ağır hapis cezasına mahkum edildi. Kararın Temyiz Mahkemesi tarafından bozulması üzerine davaya yeniden bakıldı. Bilirkişi heyeti raporunda Yunanca agriyotera sözcüğünün metinde vahşi değil şiddetli anlamında kullanıldığını Türklüğe hakaret kastının olmadığını belirtti. Böylece Madam Mihailidi beraat etti.
03/03/1931 Olay İstanbul'da toplanan Berberler Kongresi'nde berber dükkanlarının cuma günleri tatil edilmesi kararlaştırıldı.
03/03/1939 Olay günü saat 24.05'te Sultanhamam'daki Ata Atabek Hanında yangın çıktı.Yeterli su bulunmaması ve ters esen rüzgar nedeniyle kontrol altına alınamayan yangın, Tevfik Temel, Mercimekyan ve Kısmet hanlarının da yanmasına neden oldu. Dilsizzade, Teudros ve Türk Ticaret hanlarına da sıçrayan yangında can kaybı olmadı. Zarar12 milyon lira olarak saptandı.
03/03/1942 Olay Türk Ressamlar Cemiyeti İstanbul'da kuruldu. Güzel Sanatlar Birliği'nden İbrahim Çallı, d Grubu'ndan Halil Dikmen, Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği'nden Mahmut Cuda ve bağımsız sanatçılardan Hamit Görele tarafından kurulan cemiyet büyük ilgi gördü ve daha kuruluş evresinde üye sayısı 70'e ulaştı.
03/03/1949 Olay Atina'da sahnelenen Madame Butterfly temsilinde başrolü oynayan soprano Ayhan Alnar büyük başarı kazandı. Yunanlı seyirciler temsil bitiminde Ayhan Alnar'ı ayakta alkışladılar.
03/03/1950 Olay ABD Alaska'yı 49. eyalet olarak kabul etti.
03/03/1951 Olay Bütün Dünya dergisi sahibi Osman Nebioğlu, dergide yayımlanan 3 fotoğrafın müstehcen olduğu iddiasıyla mahkemeye verildi. Duruşmada Nebioğlu, 3 fotoğrafın da ABD'de yapılan bir fotoğraf yarışmasında derece alarak ödüllendirildiğini açıkladı. Bu durumda mahkeme, dergi sahibi Osman Nebioğlu'nun beraatine karar verdi.
03/03/1952 Olay İslam Demokrat Partisi mahkeme kararıyla kapatıldı. Genel Başkan Cevat Rifat Atilhan ve 15 kurucu üye hakkında soruşturma açıldı.
03/03/1952 Olay Erzurum'un Pasinler İlçesi'nde meydana gelen Richter ölçeğiyle 5,6 şiddetindeki deprem can ve mal kaybına yol açtı.133 kişi öldü, 262 kişi yaralandı.
03/03/1954 Olay İstanbul Belediyesi ile Hazine arasında ihtilaf konusu olan Çırağan Sarayı, bir kanunla İstanbul Belediyesi'ne devredildi. Çırağan Sarayı enkazı,1955 yılı sonuna kadar otel haline getirilecek.
03/03/1962 Olay Anayasa ve demokratik nizama karşı fiil ve davranışları önlemek amacıyla hazırlanan "Tedbirler Kanunu" Millet Meclisi'nde kabul edildi.Tasarı TBMM'de temsil edilen dört parti tarafından ortaklaşa getirilmişti. CHP Manisa Milletvekili Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu bu kanunu protesto için partisinden ve milletvekilliğinden istifa etti. Basına da ağır cezalar getiren kanuna karşı çeşitli basın kuruluşları harekete geçerek, konuyla ilgili ortak bir bildiri yayımladılar. CHP Milletvekili Kasım Gülek "basının sesi kısılırsa demokrasi ağır tahribata uğrar" dedi. Başbakan ve CHĞ Genel Başkanı İsmet İnönü, kapalı bir rejime gidildiği yolundaki eleştirilere , "Bir Meclis'te temsil edilen bütün partilerin müştereken getirdiği bir kanunla kapalı rejim kurulur mu?" cevabını verdi.
03/03/1971 Olay Ankara'da 300 subaya hitaben bir konuşma yapan Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç, "Gereken, gerektiği zaman yapılacaktır" dedi.
03/03/1973 Olay Milli Güven Partisi, Cumhuriyetçi Parti ve bağımsızlar Cumhuriyetçi Güven Partisi'ni kurdular. Turhan Feyzioğlu genel başkan seçildi.
03/03/1974 Olay Türk Hava Yolları'nın DC-10 tipi Ankara yolcu uçağı, arka bagaj kapısının kopması sonucu Paris'te Orly Havaalanı yakınlarında ormana düştü. O güne kadar dünya sivil havacılık tarihinde gerçekleşen en büyük kazada 346 yolcu ve mürettabat öldü. Uçağın yapımcısı Amerikan Douglas firması hatayı kabul ederek, tüm DC-10 tipi uçaklarını kontrole aldı.
03/03/1977 Olay Gazeteci , yazar Zekeriya Sertel, 25 yıl aradan sonra 1977'de Türkiye'ye geldi. Uluslararası Gazete Sahipleri Federasyonu'nun cumhurbaşkanına ve başbakana gönderdikleri mektuplar olımlu sonuç verdi. Danıştay kararıyla Zekeriya Sertel1652 yılında ayrıldığı Türkiye'ye dönebildi.
03/03/1980 Olay Eski Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen İstanbul'da öldü. Tayfur Sökmen, İskenderun Sancağı'nın Fransızlar tarafından işgali üzerine ilk direniş hareketini örgütleyenler arasındaydı.1938'de kurulan Hatay Devleti'nin,1939 yılında Hatay Türkiye'ye katılıncaya kadar cumhurbaşkanlığını yaptı.1939-1950 yılları arasında Anytalya milletvekili,1950-1954 yılları arasındaysa Hatay milletvekili olarak TBMM'de bulundu.1969-1975 yılları arasında da kontenjan senatörü olarak görev yaptı.
03/03/1980 Ölüm Eski Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen 88 yaşında İstanbul'da öldü.
03/03/1981 Olay Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca yürütülen MHP ve yan kuruluşlarıyla ilgili soruşturmalarda 36 cinayetin aydınlatıldığı açıklandı.
03/03/1981 Olay İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk'e işkence yapıldığı iddialarının asılsız olduğunu bildirdi.
03/03/1982 Olay 30 günden çok tutuklanan işçinin işine son verilebileceği kararlaştırıldı.
03/03/1982 Basın Yayın Bağımsız Basın Ajansı (BBA) kuruldu.
03/03/1983 Ölüm Çizgi roman Tenten'in çizeri Georges Remi (Herge) öldü.
03/03/1983 Olay Siyasi Partiler Kanunu tasarısı, Danışma Meclisi'nde kabul edilerek Milli Güvenlik Konseyi'ne gönderildi. Tasarıya göre siyasi partilere devlet yardımı yapılacak. Mecliste grup kurmak için gereken milletvekili sayısı10'dan 20'ye yükseltildi. Partilerin kadın kolu, gençlik kolu gibi yan kuruluşları kaldırıldı. Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu'nun hazırladığı büyük oranda değiştirdi. Partilere üye olamayacaklarla ilgili hükümlerin kapsamı genişletildi. Yasada eski siyasilere getirilen siyaset yasağına ilişkin hükümlere de yer verildi.
03/03/1984 Olay Başbakan Turgut Özal, yerel seçimlerle ilgili olarak muhalefet liderlerine sert yanıtlar vererek "Bu seçimin ardından erken seçim gelir diye bekleyenler hayal ediyorlar, avuçlarını yalasınlar" dedi.
03/03/1984 Olay İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen Barış Derneği davası gerekçeli kararı sanıklara tebliğ edilmeye başladı. Kararda, "sanıkların kelime ve zeka oyunları ile, yargılayanların savaş taraflısı oldukları imajını yaratmak istedikleri" ileri sürüldü.
03/03/1989 Olay İstanbul'da Kadıköy Hal Binası dönüştürülen Haldun Taner Tiyatrosu açıldı.
03/03/1989 Olay 4. Levent'te bir boya imalathanesinde patlama oldu. 3 bina çöktü,12 kişi öldü, 40 kişi yaralandı.
03/03/1989 Olay Süleymaniye Camii'nde bir grup, tekbir getirerek "Salman Rüşdi'ye ölüm" sloganlarıyla protesto gösterisi yaptı.
03/03/1992 Olay Zonguldak Kozlu'da grizu faciası;127 kişi öldü,147 kişiden umut kesildi. Müfettişlerin hazırladığı raporda işverenin birçok teknik konuda ihmalkar ve sorumsuz davrandığı belgelendi.
03/03/1993 Olay Cumhurbaşkanı Özal ile Başbakan Demirel arasında tırmanan gerginliğin devleti yorduğuna dikkati çeken TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, "Sıfatı olanlar, devlet hayatında üsluplarına dikkat etmelidir " dedi.
03/03/1993 Olay İran sınırından Türkiye'ye girerek Ağrı Dağı'na yerleşen yaklaşık 300 PKK militanından 38'i savaş uçaklarının bombardımanı sonucu öldü.
03/03/1993 Olay Tarihi Baruthane binası, "Ataköy Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi" adıyla hizmete açıldı.
03/03/1994 Olay TBMM, eski RP'li milletvekili Hasan Mezarcı ile DEP milletvekili Selim Sadak'ın dokunulmazlıklarını kaldırdı.
03/03/1994 Ölüm Ressam Cihat Burak 79 yaşında öldü.
03/03/2000 Olay POAŞ, bir kalemde1 milyar 260 milyon dolarlık özelleştirme hamlesiyle Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirmesi olarak tarihe geçti

misafir01
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye

Mesaj Sayısı : 112
Kayıt tarihi : 02/03/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HERKES 04.03.2009

Mesaj tarafından misafir01 Çarş. Mart 04, 2009 11:02 pm

04/03/1923 İzmir İktisat Kongresi sona erdi.17 Şubat-4 Mart arasında yapılan kongrede İktisat Bakanı Mahmut Esat Bey (Mahmut Esat Bozkurt) yaptığı konuşmada, " Yeni Türkiye muhtelit (karma) bir iktisat sistemi takip etmelidir. İktisadi teşebbüs, kısmen devlet ve kısmen teşebbüsü şahsi (özel girişim) tarafından deruhte edilmelidir (üstlenilmelidir).

04/03/1923 Hükümete olağanüstü yetkiler veren Takrir-i Sükun Kanunu TBMM'de kabul edildi. Kasım 1924 ortalarında dinsel gericilik tehlikesine karşı Başbakan İsmet İnönü sıkıyönetim ilan edilmesini istedi. Ancak Meclis'te bu isteğini kabul ettiremeyince istifa etti ve yerine yumuşak kişiliğiyle tanınan Fethi Bey (Okyar) başbakanlığa getirildi.1925 Şubat ortalarında Şeyh Sait Ayaklanması patlak verince, Doğu Anadolu'da hemen sıkıyönetim ilan edildi. Fethi Bey düşürüldü ve yeni hükümeti 3 Mart'ta İsmet Paşa kurdu. Yeni hükümet ilk iş olarak Takrir-i Sükun Kanunu'nu Meclis'ten geçirdi ve biri isyan bölgesinde, öteki "Ankara" adını taşımakla birlikte yurdun geri kalan bölgelerinde çalışmak üzere iki de İstiklal Mahkemesi kurulmasını kararlaştırdı. 3 maddeden oluşan Takrir-i Sükun Kanunu'nun1. maddesi şöyleydi: İrtica ve isyana ve memleketin nizam-ı içtimaisi (toplumsal düzen) ve huzur ve sükunu ve emniyet ve asayişini ihlale bais (bozmaya yönelik) bilumum teşkilat ve tahrikat ve teşvikat ve neşriyatı ( örgütlenmeleri, kışkırtmaları, yüreklendirmeleri ve yayınları), hükümet reisi cumhurun tasdikiyle ve re'sen ve idareten man'e mezundur (kndi başına yasaklamaya yetkilidir). İş bu ef'al erbabını (bu eylemleri işleyenleri) hükümet İstiklal Mahkemesi'ne tevdi edebilir.

04/03/1929 Takrir-i Sükun Kanunu yürürlükten kalktı.

misafir01
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye

Mesaj Sayısı : 112
Kayıt tarihi : 02/03/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HERKES Geri: TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ

Mesaj tarafından muhittin Çarş. Mart 18, 2009 8:21 pm

Çanakkale'nin ölümsüz kahramanları

Çanakkale Boğazı'nı geçmek isteyen düşmanı püskürterek vatanları için toprağa düşen 253 bin Mehmetçik, kendi destanını yazdı. Tarihe adını altın harflerle yazdıranların hikayeleri:

18 Mart 2009 13:29



BUGÜN HAYATTA OLMAYAN ÇANAKKALE GAZİLERİ, SON GÜNLERİNDE CEPHEDEKİ İZLENİMLERİNİ ANLATMIŞTI

Çanakkale Zaferi'nin 94. yıl dönümü törenlerle kutlanırken 253 bin Mehmetçiğin şehit düştüğü savaş, hafızalarda canlılığını koruyor.

Çanakkale Savaşları'nın bir bölümü olan 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazı'nı geçmek isteyen dünyanın en güçlü donanmasını püskürterek çok önemli bir deniz zaferi kazanan Türk ordusu, bundan sonra cephe savaşlarının geçeceği kara çıkarmalarına karşı amansız ve çok kanlı bir savunma yaptı.

Denizden Türk ordusunu yenemeyeceğini anlayan Avustralya ve Yeni Zelandalılar'dan oluşan Anzak ordusu, 25 Nisan-6 Ağustosta Gelibolu Yarımadası'na çıkarma yaparak savaşın en kanlı bölümünü başlatıyordu. Dünyanın en dar savaş bölgesinde göğüs göğüse kanlı çarpışmalar bu dönemde gerçekleşti. Bu savaş 500 bin kişinin hayatına mal oldu. 253 bin şehit vererek yurdunu savunan Türk insanının yazdığı bu şanlı tarih, dünyanın mazlum ülkelerine de özgürlük için örnek oluşturdu.

-1. DÜNYA SAVAŞI'NIN EN KANLI BÖLÜMÜ-

1914 yılının Temmuz ayında başlayan, 1918 yılının Ekim ayında sona eren 1. Dünya Savaşı'nın en kanlı sayfalarının yazıldığı Çanakkale Savaşları, 8 ay 14 gün sürdü.

Bir İngiliz kruvazöründen atılan mermi, Seddülbahir cephaneliğine isabet ederek, tonlarca barut ve mermiyi havaya uçurdu. Türk milleti savaşın başlamasına neden olan bu mermiyle ilk şehitlerini 3 Kasım 1914 gününün sabahında verdi. Seddülbahir cephaneliğini korumakla görevli 5 subay ve 81 erimiz şehit oldu. Düşman saldırısı ve verilen şehitler, yurdun dört bir yanından vatanı korumak için Çanakkale'ye gelen Mehmetçik için adeta şahlanış etkisi yapmıştı. Anadolu'nun bağrından kopup gelen ancak elinde yeterli cephanesi bulunmayan kahraman Mehmetçik, gözlerini kırpmadan güçlü düşman donanmalarından atılan mermilere göğüslerini siper ederek vatan için ölüme gitmekten korkmadı.

İtilaf devletlerine göre, Çanakkale mutlaka geçilmeliydi. Düşman donanmasından atılan mermiler bu kez Seddülbahir ve Kumkale bataryalarının susmasına neden oldu. Bu saldırılar karşısında yılmayan ve ölümü Allah'a kavuşmak olarak gören Mehmetçik, susturulamıyordu. Seddülbahir bataryasından sağ kurtulmuş, bacağından yara almış Balıkesirli Mehmet Çavuş, kırık tüfeğini sallayarak Seddülbahir tepelerinden düşmana şöyle haykırıyordu: ''Bre gafiller, dünyanın bir ötesinden neye geldiniz? Sizi çağıran mı oldu? Biz ölmeden bu topraklara adım atamayacağınızı bilmiyor musunuz?'' Mehmet Çavuş, bu haykırışıyla Türk milletinin duygularına tercüman oluyordu. Mehmet Çavuş'un haykırışı kehanet oluyor, uzun ve kanlı savaş iki taraftan 500 bin insanın hayatına mal oluyordu. Düşman, geldiği gibi gitmek zorunda kalıyordu.

-CEPHEDE SAVAŞAN GAZİLER, SAVAŞI ANLATIYOR-

Bugün hayatta olmayan Çanakkale Savaşı gazileri, son günlerinde savaşı anlatmıştı.

Ezine ilçesine bağlı Geyikli beldesinden Halil Helvacı: ''27. alayda Arıburnu cephesinde 9 ay çarpıştım. Bir defasında 3 gün hiç durmadan süngü harbi yaptık. Koskoca alaydan 7 kişi kalmıştık. Sonra bize 10 er daha verdiler. Beni de çavuş yaptılar. Bir gün düşmana Arıburnu'ndaki mevziden ateş ediyoruz. Tetiği çekiyorum tüfek patlamıyor. Yanımdaki arkadaşa 'Tüfek bozuldu galiba' dedim. Arkadaş kontrol ettikten sonra yüzüme acı acı baktı ve 'Senin tüfekte bir şey yok, tetiği çeken parmağın kopmuş be adam' deyince acısını o an duydum.''

Çan ilçesi Halilağa köyünden Mustafa Aksoy: ''Seddülbahir'de başımızdaki komutan Yüzbaşı Şerafettin Bey, besmele çekip 'Hadi aslanlarım, ananız sizi bugünler için doğurdu. Ben sizin önünüzden, siz arkamdan gelin, sakın korkup geri çekileyim demeyin, düşmana aman vermeyelim' dedi. Düşman çok kalabalık geliyor. Zığındere tarafından çevirme yapmış, taktik icabı geri çekildik. O sırada dizlerimin altından vurulmuşum. Yanımda arkadaşlarım şehit olmuşlardı. Kanlı derenin içi yaralı dolu, katırlar ve atları da dereye indirmişler, onlar bile titriyor. Sıhhiye yok, yaralarım kendiliğinden soğudu. Destek ekip ile yeniden cepheye gittik.''

Yenice'nin Akçakoyun Köyü'nden Mehmet Oral: ''Arabistan Savaşı'ndan köye geldiğimin 12. günü Çanakkale cephesine gittim. Anafartalar'da sıhhiye bölüğü eri olarak sargı mahallindeydim. Büyük Komutan Mustafa Kemal'in çadırı da bizim sargı yerindeydi. Mustafa Kemal, Fırka komutanına şöyle sordu: 'Biz mi onlardan toprak istiyoruz, yoksa onlar mı bizden?' Fırka komutanı 'Onlar bizden toprak istiyorlar' dedi. Mustafa Kemal de 'Öyleyse neden biz hücum edip de askeri kırdırıyoruz? Onlar bize hücum etsin, biz onları kıralım, biz kırılmayalım' dedi.''

Biga ilçesine bağlı Karabiga beldesinden Recep Tural: ''Çanakkale cephesinde 27. alay 2. tabur 4. bataryada görevliydim. Mustafa Kemal, bizim hemen solumuzda, Conkbayırı'nda karargahını kurmuştu. Ben görmedim ama çok cesur olduğunu söylerlerdi. Gavur ateş ederken mızıkasını çalar, hiç kesmezmiş.''

Bayramiç'in Aşağışevik Köyü'nden Mustafa Konar: ''Kocadere'de ve Arıburnu sırtlarında düşmanla göğüs göğüse çarpıştık. Sabahlara kadar ateş kesilmezdi. İstihkamların arası insan cesediyle doluydu. Arpa demeti gibi yayılıp kalıyorlardı. Ne kadar düşman öldürdüğümüzü hatırlamıyorum. O soruyu tüfeklere sormalı.''

Biga'nın Gündoğdu Köyü'nden Ali Demirel: ''Arıburnu'nda düşman mevzileri çok yakındı. Savaşırken mermi yağdırır bomba atarlardı. Dinlenme zamanında soğan, sigara atarlardı. Düşman mevzilerine yaptığımız bir süngü hücumunda aynalı tüfek ele geçirdim. Marangoz olduğum için baka baka aynısını yaptım. Her mangaya bir aynalı tüfek dağıttım. Tüfeğin namlusuna önlü arkalı ayna koydum. Siperden kafamızı çıkarmadan aynaya bakarak düşmanı görür, hareketlerini izlerdik.''

ÇANAKKALE DESTANI'NIN KADIN KAHRAMANLARI

Çanakkale Savaşlarında, vatanını korumak için canını feda eden 253 bin Mehmetçik arasında, Türk kadın savaşçılar da bulunuyor.

****** ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Prof. Dr. Mete Tuncoku, Çanakkale Kara Savaşlarında, 200 binden fazlası Türk olmak üzere 500 bine yakın insanın, göğüs göğüse, mertçe çarpışarak inandıkları ilkeler uğrunda canlarını verdiğini söyledi.

Tuncoku, bu savaşlarda bazı Türk kadın savaşçıların da Mehmetçiğin yanında çarpıştığını ve bunun pek bilinmediğini ifade ederek, bu konuda Avustralya ve Yeni Zelanda arşivlerinde araştırma yaptığını belirtti.

Araştırmalarında, ''Keskin Nişancı Türk Kadınları'' ve ''Türk Kadın Savaşçıları'' konularını anlatan yabancı asker mektup ve günlüklerini gördüğünde çok şaşırdığını belirten Prof. Dr. Tuncoku, mektupları, önce siperlerde süregelen yaşamın değişmez şartları olan her an vurulma, boğucu sıcaklar, su sıkıntısı ve salgın hastalık koşulları altında bunalıp ruhsal çöküntü içine giren birkaç yabancı askerin hayal ürünü olarak düşündüğünü ve fazla önemsemediğini kaydetti.

Tuncoku, şöyle dedi:

''Ancak, bu mektup ve günlükleri birbirleriyle yer, zaman ve olay boyutuyla karşılaştırınca, anlatılanların doğru olduğu konusundaki düşüncelerim güçlendi. Çanakkale Savaşlarının aradan bu kadar süre geçmesine karşın henüz açıklığa kavuşmamış ve özellikle de Türk tarihi araştırmacılarının incelemesini bekleyen yönleri olduğu görülmektedir.''

Türk kadın savaşçıları ile ilgili araştırmasına ''Çanakkale 1915 Buzdağı'nın Altı'' kitabında yer verdiğini kaydeden Tuncoku, bu savaşların bilimsel belgeli ve objektif bir şekilde araştırılarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini söyledi.

Tuncoku, ''(Kadın mücahitler kimlerdir?), (Eylemleri bireysel midir?), (Yoksa örgütlenmiş ve planlı bir eylem midir?), (Kendilerini nasıl eğitmişlerdir) gibi belge ya da kayıtların Türk arşivlerinde mutlaka olması gerekmektedir'' diye konuştu.

-MEKTUPLAR-

AÇASAM Başkanı Prof. Dr. Mete Tuncoku'nun, ''Çanakkale 1915 Buzdağı'nın Altı'' kitabında, Avusturyalı er J.C Davies', ailesine gönderdiği mektup da şunları anlatıyor:

''Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü keskin nişancı bir Türk kızı pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyu ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak gün batmadan bir Avustralyalı tarafından vurulmasına yine de üzüldüm. Güzel yapılı ve tahminen 19-21 yaşlarında genç bir kızdı. Ölü olarak ele geçirdiğimizde yanında başka bir Türk'ün ölüsününü de bulduk. Genç kızın bedeninde tam 52 kurşun vardı. Bu savaş korkutucu.''

İngiliz donanmasına ait hastane gemisiyle İngiltere'ye götürülen yaralı bir askerin mektubu ise şöyle:

''O bir Türk kadın savaşçısıydı ve durmaksızın saklandığı evden ateş ediyor, evi boşaltıp teslim olmayı reddediyordu. Sonunda ele geçtiğinde yanında yaşlı annesi ve çocuğu da birlikteydi. Yakalanana kadar bir pencereden, ısrarla ve özellikle de subaylarımızı hedef alarak ateş etmişti. Sanıyorum öldürdüğü bazı kurbanlarını süngülemişti de. Üzerinde 16 askerimizin künyesiyle oldukça yüklü miktarda yabancı para bulduk.''

Bir başka asker ise, ailesine yazdığı mektupta Türk kadın savaşçıları hakkında şunları anlatıyor:

''15 Ağustos 1915 Pazar günü savaşa katıldık ve büyük bir tepeyi ele geçirme görevi aldık. Burada çok can kaybı verdik. Şarapnel parçaları, makineli tüfek mermilerinin yanı sıra pusuda ateş eden keskin nişancı kadın savaşçıların ateşi altında adeta cehennemde ilerlemek gibi bir şeydi bizimki. Burada pusuya yatıp çarpışan keskin nişancıların çoğu kadın veya kız. Kendilerini yeşile boyayıp, ağaçlar ve bodur bitkilerle uyum sağlamışlar.''
muhittin
muhittin
Süper Üye
Süper Üye

Mesaj Sayısı : 320
Yaş : 27
Kayıt tarihi : 27/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HERKES Geri: TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ

Mesaj tarafından çağdaş C.tesi Mart 28, 2009 10:29 pm

yaşasın bugün milli maç varrr kırmızı beyazz
çağdaş
çağdaş
Aktif Üye
Aktif Üye

Mesaj Sayısı : 179
Yaş : 86
Nerden : okyanusya
Kayıt tarihi : 21/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HERKES Geri: TARİHTE BUGÜN ve GÜNÜN ÖNEMİ

Mesaj tarafından muhittin Çarş. Nis. 22, 2009 8:30 pm

bügün 23 nisan 1923 de açıldı.
muhittin
muhittin
Süper Üye
Süper Üye

Mesaj Sayısı : 320
Yaş : 27
Kayıt tarihi : 27/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz